Adamın birisi bara girmiş. Yanında bir devekuşu. Adam o kadar yakışıklı ve atletikmiş ki bardaki bütün kadınlar gözlerini alamamışlar. Bara oturmuş ve barmene "Bana bir viski, (devekuşunu işaret ederek) buna da su" demiş. Bütün akşam viski-su gelip gitmiş. Gecenin sonunda adam hesabı istemiş. Barmen 26.50 demiş. Adam elini cebine atıp para çıkarmış ve tezgaha bırakıp devekuşuyla beraber arkasını dönüp bardan çıkmış. Barmen parayı saymış, tam 26.50 dolar.
Ertesi gün adam yine gelmiş, yanında yine aynı devekuşu. Yine kadınlar gözlerini alamamış, yine viskiler, sular gelmiş gitmiş. Gecenin sonunda hesap 32.25. Adam elini cebine atıp parayı texgaha bırakıp yürümüş. Barmen parayı saymış, tam 32.25 dolar. Üçüncü gün aynı şey, hesap 29.75. Yine elini cebine atıp parayı tezgaha bırakmış. Barmen saymış, tam 29.75 dolar.
Barmen meraktan çatlayacak. Dördüncü gün artık dayanamamış, adam gelir gelmez sormuş:
- Beyefendi, nasıl oluyor da hesabın ne kadar geleceğini biliyor, hiç saymadan elinizi cebinize atıp tezgaha bırakıyorsunuz? Hiç eksik veya fazla olmuyor.
Adam cevap vermiş:
- Bir gün yolda yürürken Alaattin'in lambasını buldum. Okşadım, içinden bir cin çıktı ve 3 dilek hakkım olduğunu söyledi. Birinci dilek olarak kadınların gözlerini alamadığı, çok yakışıklı ve atletik birisi olmak istedim, halimi görüyorsun.
Barmen merakla "Eeee, devam edin" demiş.
- İkinci dilek olarak ne zaman paraya ihtiyacım olsa elimi cebime attığımda o kadar param olmasını diledim, sonuç ortada.
Barmen yine merakla devekuşunu işaret ederek "Peki bu ne?" diye sormuş.
Adam derin bir iç çekişten sonra:
- "Sorma" demiş. "Üçüncü dilek olarak beni hiç yalnız bırakmayacak uzun bacaklı bir piliç diledim, şerefsiz cin yanlış anladı."